Tüm Türkiye kirli hava soluyor: Hava kalitesi iyi olan il yok

Türkiye’nin hava kirliliği gerçeği, Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP) tarafından ortaya kondu. Geçtiğimiz yıl, hiçbir ilin hava kalitesi DSÖ’nün standartlarını karşılamadı.

Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP), Türkiye’nin hava kirliliği karnesini ortaya koyan “Kara Rapor 2025”i İstanbul’da düzenlenen toplantıyla kamuoyuna sundu.

Rapora göre, Türkiye’de 2024 yılında hiçbir ilin hava kalitesi Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) standartlarını karşılamadı. En kirli iller arasında Osmaniye, Iğdır ve Malatya yer aldı. İstanbul ve Ankara’da ise hava kirliliği “hassas” düzeyde seyretti.

PM2.5 Kirliliği: Hem Sağlığa Hem Ekonomiye Zarar

Raporda ilk kez, ince partikül madde (PM2.5) kirliliğinin Türkiye ekonomisine etkisi hesaplandı. Buna göre, 2024 yılında hava kirliliğinin maliyeti yaklaşık 138 milyar dolar olarak belirlendi. Bu rakam, Türkiye’nin gayri safi yurt içi hasılasının (GSYH) yüzde 10’una denk geliyor. THHP, bu verinin yalnızca çevresel değil, ekonomik bir tehdit olarak da değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

PM2.5 kirliliği, KOAH, kalp hastalıkları, inme ve akciğer kanseri gibi hastalıklara bağlı ölümlerin önemli bir bölümünden sorumlu tutuluyor. 2024 yılında bu kirlilik nedeniyle 62 binden fazla erken ölüm yaşandığı tahmin ediliyor. Eğer PM2.5 seviyesi DSÖ’nün önerdiği düzeye çekilebilseydi, yılda 60 binin üzerinde ölüm önlenebilirdi.

Hava Kalitesi Raporu 2025

En Kirli Bölgeler ve Ölüm Oranları

Osmaniye, 2024’te hava kirliliğine bağlı ölüm oranının en yüksek olduğu il oldu (%33,8). İstanbul, İzmir, Bursa ve Ankara ise toplam ölüm sayısında başı çekti. Sanayi bölgeleri, yoğun trafik ve termik santrallerin bulunduğu alanlar, yılın büyük bölümünde sağlıksız hava koşullarına sahne oldu.

İzmir’de ise veri eksikliği nedeniyle hava kalitesi kapsamlı biçimde değerlendirilemedi. Ölçüm altyapısının genişlemesine rağmen, veri kalitesi ve sürekliliğinde ciddi sorunlar yaşandığı belirtildi.

Demans Riski, Orman Yangınları ve Çocuk Sağlığı Dikkat Çekti

Raporda, PM2.5 kirliliğinin yalnızca solunum ve dolaşım sistemi hastalıklarıyla sınırlı kalmadığı, demans riskini de yüzde 8 oranında artırdığı ifade edildi. Özellikle orman yangınlarından kaynaklanan PM2.5 maruziyetinin, diğer kaynaklara göre daha ölümcül olduğu vurgulandı.

Çocukların ise iklim değişikliği ve hava kirliliğinden en çok etkilenen gruplardan biri olduğu belirtildi. Bu kapsamda, 25 Ekim’de İstanbul’da “Çocuklar İçin Temiz Hava Sempozyumu” düzenlenecek.

“Hedef Temiz Hava” Kampanyası Başlatıldı

THHP, PM2.5 kirliliğinin Türkiye’de hâlâ yasal sınır değerlerle düzenlenmediğine dikkat çekerek “Hedef Temiz Hava!” adlı bir imza kampanyası başlattı. Platform, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na çağrıda bulunarak PM2.5 için bağlayıcı bir sınır değerin mevzuata eklenmesini talep ediyor.

Türkiye Hava Kalitesi Raporu

Ozon Deliğinden Ozon Zehirlenmesine

Raporda, hava kirliliğinin başka bir boyutunun, ozon kirliğinin de altı çiziliyor. Temiz Hava Hakkı Platformu Yürütme Kurulu Üyesi THHP Temsilcisi Prof. Dr. Melike Yavuz, “Atmosferin üst katmanlarında yaşamı koruyan ozon, yer seviyesinde zararlı bir kirleticiye dönüşüyor; gökyüzünde kalkan iken yeryüzünde zehir oluyor. Solunum yollarında tahriş, iltihaplanma ve akciğer fonksiyonlarında azalma gibi sağlık sorunlarına yol açıyor. Özellikle çocuklar, yaşlılar, açık havada çalışanlar ve kronik hastalıkları olanlar ozona karşı daha hassas” açıklamasında bulundu.

Kısa süreli maruziyetler öksürük, nefes darlığı ve astım ataklarına yol açarken uzun süreli maruziyetler akciğer gelişimini yavaşlatabilir, kalp-damar ve solunum sistemi hastalıklarını artırabilir.

Uzun süreli ozon maruziyeti dünya genelinde yaklaşık 490 bin KOAH ölümünden sorumlu. Son 10 yılda ozona bağlı KOAH ölümlerinde yüzde 20’ye yakın artış kaydedildi.

DSÖ, ozon için 8 saatlik ortalama sınırı 100 µg/m³ olarak belirlerken Türkiye’de bu değer 120 µg/m³. Özellikle yaz aylarında ozonun yakından izlenmesi, riskli gruplar için erken uyarı sistemlerinin kurulması ve sınır değerlerin uluslararası standartlarla uyumlu hale getirilmesi gerekiyor.

Ozon: Gökyüzünde Kalkan, Yeryüzünde Tehdit

Kara Rapor 2025, hava kirliliğinin bir diğer kritik boyutu olan ozon kirliliğine dikkat çekiyor. Temiz Hava Hakkı Platformu Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Melike Yavuz’un açıklamasına göre, atmosferin üst katmanlarında yaşamı koruyan ozon, yer seviyesinde zararlı bir kirleticiye dönüşüyor. “Gökyüzünde kalkan iken yeryüzünde zehir” olarak tanımlanan bu durum, özellikle çocuklar, yaşlılar, açık havada çalışanlar ve kronik hastalığı olan bireyler için ciddi sağlık riskleri oluşturuyor.

Kısa süreli ozon maruziyeti öksürük, nefes darlığı ve astım ataklarına yol açarken; uzun süreli maruziyet akciğer gelişimini yavaşlatabiliyor, kalp-damar ve solunum sistemi hastalıklarını tetikleyebiliyor. Küresel veriler, ozon kirliliğinin her yıl yaklaşık 490 bin KOAH ölümüne neden olduğunu gösteriyor. Son 10 yılda bu ölümlerde %20’ye yakın artış yaşandı.

Türkiye’de Sınır Değerler Yetersiz

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), ozon için 8 saatlik ortalama sınırı 100 µg/m³ olarak belirlerken, Türkiye’de bu değer 120 µg/m³ seviyesinde. Raporda, özellikle yaz aylarında ozonun daha yakından izlenmesi, hassas gruplar için erken uyarı sistemlerinin kurulması ve mevcut sınır değerlerin uluslararası standartlarla uyumlu hale getirilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Bu bulgular, hava kirliliğiyle mücadelede yalnızca partikül madde değil, ozon gibi görünmeyen tehditlerin de dikkate alınması gerektiğini ortaya koyuyor. Kara Rapor, halk sağlığını korumak için daha kapsamlı ve bilim temelli politikaların hayata geçirilmesi çağrısında bulunuyor.

Temiz Hava Hakkı Platformu Hakkında:

Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP,) doğa koruma ve sağlık alanında çalışan 13 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelmesiyle 2015 Haziran ayında kuruldu. Platformun kuruluş amacı, öncelikle işletmede ve inşaat aşamasında olan kömürlü termik santrallerin yarattığı hava kirliliği ve çevre sorunlarına bağlı olarak halk sağlığını, temiz hava ve çevre hakkını savunmaktır.

İlgili Haberler